Hırsızlık

626 626 Erkekler Konuşuyor

Kendilerine öğretilen toplumsal cinsiyet rollerinin dışındaki örneklerle karşılaşmak, özellikle kendi cinsiyet ve iktidarlarından rol çalındığını düşünen insanlar için kaygı vericidir.

Su-Buket Uzuner

Toplumun değişmez sınırlarından birisi halinde kültürler. Her toplumun tarihine, inanış ve yaşayış değişikliklerine göre şekillenen kültür ve toplum bilinci yetiştiriyor birincil olarak bireyi. Aile kavramının içini en yoğun şekilde saran düşünce oluyor toplumun öğretileri. Hemen her ailenin ilk çekincesi toplum tarafından olumsuz görülmek oluyor. Üstelik bu olumsuz görünmenin herhangi bir sınırı da yok. Toplum ve kültür, istediği zaman çağa ayak uydururken; genel yapıya ters olduğunu düşündüğü anda ilkelleşebiliyor.

Doğru öğretinin önemini hemen her gün, her diyaloğumuzda görebiliyoruz. Çocuk-ihtiyar fark etmeden, her yaş ve eğitim düzeyinden insanda öğretilerin yanlış verildiği, doğru fikirler ile büyütülmediği ve çevresinde sadece kendi gibi düşünen insanlar olduğunu daha net görüyoruz. Bu öğretilerin en önemlilerinden olan herkesin insan olduğu, doğru eğitim ve çaba ile herkesin başarılı olabileceği gerçeğini de unutuyoruz. Erkek yapıyor, kadın yapamıyor düşüncesinden insan yapıyor, insan yapamıyor düşüncesine evrimimiz ne yazık ki çok zor ilerliyor.

Öğretilenin cinsiyetçilik olduğu bir toplumda cinsiyet eşitliğini savunuyor olmak, ulaşabildiğimiz kitlenin eşitliğin farkında olanlar ile birlikte ne olduğunu bilmeyenler de olduğu bir sürece adım atmak sanıyorum ki kültürel olarak bu topluma en büyük faydalardan birisi. Ancak, herhangi bir alanda iktidar olan kitlenin öğretilerini değiştirmek, onların eşitlik ve adalet elçisi ya da en azından bu kavramların savunucuları olduğu bir süreç oluşturmak çok zorlaşıyor. İktidar sahiplerinin gözündeki ufak topluluklar onlar için hiçbir zaman toplumu temsil etmez. Toplumun demir taşı olsalar da.

Kaygılarının temel sebebi yenilikçi ve eşitlikçi bir toplumda daha özgür düşünceli, ayrımcılıktan uzak, cinsiyetlerinin farkında ama onları tanımlayan ana unsur olmadığının da bilincinde bireyler yetişecek olması. Düşüncelerini ifade etmekten kaçınmayan, adaletin toplum için önemini bilen bireylerin var olduğu alanlarda bu tarz kaygılar çok ama çok daha az görülecektir.

Bireyin var olduğu her yerde olduğu gibi cinsiyet rollerinin bireyde olması gerekmekte. Fikrin ve eylemin ileriye ve eşitliğe doğru yapıldığı, kavramların ayrımdan çıkarak tartışıldığı bir toplumda cinsiyet rolleri çalınmaz, hak eden hak ettiği yerde olur.

Öğretilenler ile bir toplum yerine doğru öğretilenler ile harmanlanmış bir eğitim ileriye taşıyacaktır.

İktidar daim ancak iktidar sahipleri değişkendir. Her alanda doğru ve cinsiyetten bağımsız hak eden iktidarlar ile özgür düşünce toplumda konuşulabilir bir hal alacaktır.

 

M.A.

Leave a Reply

Your email address will not be published.