Kurumsal Hayatta Eşitlik

750 750 Erkekler Konuşuyor

Başkaldırı anlayışı ancak kurumsal eşitliğin büyük gerçek eşitsizlikleri örttüğü topluluklarda gerçeklik kazanabilir.

Başkaldıran İnsan-Albert Camus

 

Kavramların günümüzü ve beynimizi sömürdüğü anlardan arta kalan zamanda yaşamaya çalışıyoruz artık. Bir gerçekliğin sorun olarak lanse edilmeye başlaması, normal yaşantımızdaki sorunlarla mücadelemiz gibi olmaya başlıyor. Sıradan, akışı etkilemeyen, hayatımızı sürdürmemize engel olmadığını düşündükçe de gerçek bir kavram olmasından iyice uzaklaşıyoruz. Cinsiyet Eşitliği kavramının bir gerçeklik olduğunu öğrenmek, araştırmak yerine onu bir sorun olarak sunuyor ve çözümü aramaktan çok sorunun odağında çırpınıyoruz.
İster öğrenci ister meslek sahibi olalım, bulunduğumuz her kurumsal ortam da bu durumu destekliyor. Aslında bir olan bizler, normal olma kavramına duyduğumuz hayranlık ile farklı gördüğünüz herhangi bir şeyi aykırı ve sorun oluşturacak bir durum gibi görmeye başlıyoruz. İnsanların ortak hazinesi olan duygu, düşünce, fikir ve problem çözme içgüdüsünden uzaklaşarak yaşamaya çalışıyoruz. Kurumsal dil oluşturma çabası içindeyken insanlık dilinden kopuyor, hayatın asıl öğretilerinden uzaklaşıyoruz.
Cinsiyetlerimizin bize sunduğu tek şey bir insan olduğumuzun kanıtı. Öğretilen her cinsiyet kavramı yalnızca ilişkilerimizde değil kurumsal hayatımızda da var olmaya, ne yazık ki, devam ediyor. Kadının yönetici olamayacağı düşüncesi ile erkeklerin düzensiz olduğu düşüncesi arasında bir fark olmadığını anlamak için benliğimizden uzaklaşmamız gerekmiyor. Aksine, benliğimizi asıl oluşturan detayların ayrımcılık ve eşitsizlik olmadığını hatırlamaya ihtiyacımız var.
Kurumsal hayata yıllarca hayalini kurarak okuyup sırf cinsiyeti yüzünden dahil olamayan, dahil olduğunda farklı cinsel söylemler ile işinden soğutulan binlerce insanın hayattaki yerini düşünmemiz gerekli. Harekete geçmek için bir gün başımıza gelmesini beklemek ölümü beklerken yaşamayı unutmaktan farksız. Cinsiyeti bir mesele haline getiren her kurumun varlığı ve sürdürülebilirliği ancak düşüncelerinin eksikliği ile orantılı olabilir. Bir kişinin dahi kurumsal hayatta yaşadığı ayrımcılık, eşitsizlik her birimizin meslek hayatında kötü bir örnek olarak kalacak.
Neden bir başkaldırı ifadesi var peki bu yazıda? Tüm eylemlerimizi sınırlayan ama unsur artık meslek hayatımızı sürdürülebilir kılmak, yaşam olanaklarımızın elimizden alınmaması için bir çaba içerisine girişmek üzerine kurulu. Gördüğümüz herhangi bir eşitsizlik anında sessiz kalmamız yalnızca bizi etkilemeyecek, bizden sonraki her insanın aynı sessizlikle çığlıklarını gizlemelerine ve sessiz kaldıklarımızın da kendilerini güçlü hissetmelerine sebebiyet verecek. Kurumsal Eşitsizlik toplumun en ufak alanından en yüksek kurumuna kadar eşitsizliğin sürdürülebilir kılınmasına olana sağlayacak. Başkaldırı, insanın doğası. İhanetten çok insan olduğumuzun kanıtı.
Varlığımızın kıymeti yalnızca insan olmamız. Çabamız da, nerede ve hangi ortamda olursak olalım bunun üzerine olmalı.

M.A.

Leave a Reply

Your email address will not be published.