Erkekler Konuşuyor proje ekibi olarak şunu farkındayız ki çözmek istediğimiz bir sorun varsa, kök nedene ulaşmamız, görülenle değil; aslında gösterilmeye cesaret edilmeyeni gün yüzüne çıkarmamız ve konuşmamız gerekiyor. Bu yüzden yayın içeriğinde “Cinsiyet ve toplumsal cinsiyet” kavramları ile başlayıp, toplumdaki bu cinsiyet eşitsizliğinin nasıl ortaya çıktığına değineceğim.
Günümüz dünyasındaki düzen ya da düzensizlik sonucu bu tanımları da yanlış biliyor olabiliriz. UNESCO tanımına göre “Cinsiyet, erkekler ve kadınlar arasındaki biyolojik farklılıklar.” olarak ifade ediliyor. Okuduğunuz üzere cinsiyet kelimesinin tanımı gayet basit ve sade. Şimdi toplumsal cinsiyet kavramını tanımını aktaracağım ve her şeyin nasıl karışık bir hale gelmeye başladığına hep birlikte şahit olacağız. Yine UNESCO tanımına göre “Toplumsal Cinsiyet, bizlerin içinde bulunduğu erkek ve kadınların rollerini içeriyor. Aileler, toplumlarımız ve kültürlerimiz bu rollerin oluşturulmasında etkili oluyor. Cinsiyet kavramını (kadınlık ve erkeklik) toplumda kişilerin özellikleri, yetenekleri, olası davranışları hakkında tutulan beklentiler öğretiliyor. Zamanla değişebildiği gibi kültürler içinde de farklılıklar gösterebiliyor. Sosyal sistemler, siyasi durum, sınıf, etnik köken, fiziksel ve zihinsel engellilik, yaş gibi farklılaşma ve daha fazlası cinsiyet rollerini değiştiriyor. Sonuç olarak da toplumsal olarak oluşturulan bir kavram oluyor.” Gördüğünüz gibi gayet yalın olan cinsiyet tanımı, başına toplumsal kelimesi eklenmesiyle kompleks boyutlara erişti. Sadece biyolojik farklılıkları kullanarak, bir toplum olarak bunu hangi boyutlara taşıdığımızı ve günümüzde ne kadar büyük sorunların yaşanmasına neden olduğumuzu da hep birlikte yaşayarak deneyimliyoruz. Kısacası bu sorun bizlerden ve yaşadığımız toplumdan çıktı.
Bizler de ekip olarak, toplumda ne kadar büyük bir soruna neden olduğumuzu farkındayız ve farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Çünkü bugün, birçok ülke bu problemi çözmek için çalışıyor. UNDP 170 ülke ve bölgede dönüşüm için projeler gerçekleştiriyor. Toplum olarak bu soruna tanıklık etmek için “Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini” incelememiz yeterli oluyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini bizlerin oluşturduğunu ve bu büyük sorunu çözmenin de yine bizlere düştüğünün bilincinde olarak bu problemin çözümüne katkı sağlamak, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesine aracılık etmeye çalışıyoruz. Bu süreçte farklı kanallarda karşılaştığımız saldırılar ve algısal yönlendirmeler olsa da, bu durumun toplumun bireyler üzerindeki etkilerinden kaynaklandığını biliyor ve anlayışla karşılıyoruz.
Bu yayını son bir cümle ile sonlandırmak istiyorum. Hepimiz için “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” sağlamak amacıyla fark et, çünkü konu kadın ya da erkek olmakla ilgili değil!
İlayda T.
Leave a Reply